Cilt Estetiği

Botox
(Botulinum Toksin)
Clostridium botulinum isimli bakteriden üretilen bir bakteri toksinidir. Bu toksin, kas-sinir bileşkesi üzerine etki ederek kaslarda geçici bir felç durumu yaratır. İçeriği Botulinum Toksin olan Botox, Dysport, Vistabel, Neurobloc gibi markalar piyasada mevcuttur. Botulinum toksin uygulandığı kaslarda geçici bir felç durumu oluşturur. Kasın tamamını değil, yapıldığı noktanın 1-2 cm çevresindeki kas dokusunu etkiler. Yüzde mimik kaslarına uygulandığında bu kasların hareketini zayıflatır ve kasın neden olduğu mimik çizgisinin derinleşmesini engeller.
Doğru uygulamalardan sonra ifade kaybı olmaz. Botulinum Toksin uygulamasının amacı yüzü ifadesizleştirmek değil, mimikleri yumuşatmak, yüze doğal ve güzel bir şekil vermektir. Derin olmayan kırışıklıkları ortadan kaldırır, derin kırışıklıkları hafifletir, ayrıca tüm kırışıklıkların derinleşmesini engeller. Botulinum Toksin uygulamaları 4-6 ayda bir tekrarlanır. Uygulama sayısı arttıkça araları uzayabilir. Zamanla belli mimikler unutulur ve daha düşük dozlarla aynı etkiler sağlanabilir. Estetik amaçlı dozlarda kullanıldığında Botulinum Toksin’in sistemik bir etkisi olmaz ve bu nedenle de oldukça güvenilir bir yöntemdir.

Uygulama alanları;
Göz kenarları: Kaz ayağı adı verilen kırışıklıkları azaltır, kaş kenarlarını yukarı kaldırır, üst göz kapaklarındaki yığılmaları azaltır.
Kaş arası: Kaş çatmayı durdurur ya da zayıflatır. Kaşlar arasındaki dikey kızgınlık çizgilerini azaltır.
Alın: Kaş hareketlerini durdurur, alındaki yatay kırışıklıkları azaltır.
Dudak kenarları: Dudak çevresindeki dikey kırışıklıkları (sigara çizgileri) azaltır.
Dudak köşeleri: Alt dudakta belli noktalara yapıldığında dudak köşelerinin hafif yukarı dönmesini sağlar, dudak köşelerinden aşağıya inen üzüntü çizgilerinin hafiflemesini sağlar.
Burun ucu: Tam burunla üst dudak arasına yapıldığında burun ucunun hafif kalkmasını sağlar.
Burundaki tavşan çizgileri: Özellikle güldüğümüz zaman burun sırtında ve kenarlarında oluşan çizgileri azaltır.
Çene ucu: Çene ucundaki kırışıklıklar ve gamzelenmeleri azaltır.
Çene kenarı: Çene kemiğinin üzerinde yığılmış olan yüz cildinin yükselmesini ve yığılmanın azalmasını sağlar.
Boyun: Boyunda, hindi boynu görünümüne yol açan dikey bantların ortadan kalkmasını ya da azalmasını sağlar.

Botulinum Toksin muayenehane şartlarında yapılır. Uygulama çok ince iğnelerle yapılır ve fazla bir ağrıya neden olmaz. İşlem öncesinde ve sonrasında soğuk uygulanması ağrıyı azaltır. İşlem birkaç dakika sürer. Uygulama yerlerinde birkaç gün süren morluklar oluşabilir. Uygulama sonrası ilk günler geçici bir baş ağrısı olabilir. Botulinum Toksin’in önemli yan etkilerinden birisi göz kapağında düşüklük oluşmasıdır. Eğer Botulinum Toksin göz kapağına çok yakın bir noktaya yapılırsa, üst göz kapağını kaldıran adale etkilenir ve kapak düşer. Böyle bir durum oluşursa, Botulinum Toksin’in etkisi geçinceye kadar hastanın bir göz damlası kullanması gerekir.

Dolgu (Facial Fillers)
Yaş ilerledikçe özellikle orta yüzde yumuşak doku kaybı oluşur. Bu doku kaybını yerine koymanın bir yolu da dolgu uygulamalarıdır. Dolgu için kişinin kendi vücudundan alınan yağ dokusu veya hazır dolgu maddeleri kullanılabilir. Özellikle sınırlı alanlarda uygulama yapılacaksa hazır dolgular, pratik ve ağrısız olmaları, muayenehane ortamında hızlı uygulanabilmeleri nedeni ile tercih edilirler.
Dolgu materyalleri arasında çok çeşitli maddeler vardır. Hazır dolgular arasında en sık kullanılanlar “hyaluronik asit” içeren dolgulardır (Juvéderm, Restylane, Teosyal). Hyaluronik asit, insan vücudunda hücrelerin arasında yer alan bağ dokusunu oluşturan proteinlerden birisidir. Kalıcılık süreleri 6 ay ile 2 yıl arasında değişir. Yüz bölgesinde aşağıda sıralanmış bölgelere uygulanabilir:
Kaz ayakları
Dudaklardaki dikey çizgiler gibi ince çizgiler
Burun-dudak çizgileri
Dudak köşelerinden aşağıya inen Marionette çizgileri
Kaşlar arasındaki kaş çatma çizgileri
Dudak şekillendirme
Elmacık kemiklerini belirginleştirme, çene ucunu büyütme

Dolgu işlemleri basit, kısa ve kontrollü girişimlerdir. Muayenehane ortamında gerçekleştirilirler. Fazla şişliğe yol açmadıklarından hastaların günlük yaşantılarını aksatmazlar. Yapılan işlemin hasta tarafından beğenilmemesi durumunda, geçici olmaları bir avantajdır. Her yabancı cisim gibi, hyaluronik asit dolguları da risk taşır, ancak diğer maddelere göre riskleri çok daha düşüktür. Güvenilir markalar tercih edilerek bu risk en aza indirilebilir. Derin dolgularda ve dudaklarda işlem lokal anestezi altında yapılır. Yeni geliştirilen bazı dolgu ürünlerinin içerisinde cildi uyuşturan ilaçlar da vardır ve uygulamaları az ağrılıdır. Nadiren morluklar olabilir. Hyaluronik asite karşı alerjik reaksiyon çok nadir olsa bile yabancı cisim reaksiyonuna yol açma, enfeksiyon gibi riskler vardır. Ancak doğru uygulamalar ve güvenilir markaların kullanılması bu riskleri en aza indirir. Dolgu uygulamaları da, tüm diğer estetik işlemler gibi, abartıya kaçmadan yapılmalı, doğal olmayan bir görünüme yol açmamalıdır.

Yara İzi Revizyonu
(Scar Revision)
Skar (iz-nedbe) revizyonu, daha önce geçirilmiş ameliyat veya bazı kazalar sonucu oluşan izlerin kısmen çıkarılmasına veya hafifletilmesine yönelik cerrahi işlemdir. Dokuların gerilimine, anatomik bölgeye göre skar dokusu cerrahi olarak çıkarılır ve uygun bir şekilde tekrar onarılır. İzin yeniden dikilmesinden, izin yönünün değiştirilmesi ve genişliğinin giderilmesine, gerekiyorsa deri nakli yapılmasına kadar farklı uygulamar yapılabilir.

Skar dokusu revizyonu, özel durumlar dışında yaralanmanın üzerinden bir yıl geçmeden yapılmaz. İşlem, lokal veya genel anestezi altında ameliyathane şartlarında yapılır. Ameliyat sonrası izlerin daha az olması için her türlü önlem alınacaktır, ilaçla masaj önerilecektir.

Trombositten Zengin Plazma PRP (Platelet Rich Plasma)
Kanda pıhtılaşmadan sorumlu olan trombositlerin içlerinde çeşitli büyüme faktörleri mevcuttur. Bu büyüme faktörleri doku büyümesini tetikler ve yara iyileşme sürecini hızlandırır. Son yıllarda, trombositlerin içerisindeki büyüme faktörleri saflaştırılmış ve tıbbın çeşitli alanlarında, özellikle yara iyileşmesini hızlandırmak amacı ile kullanılmaya başlanılmıştır.
Büyüme faktörlerinin dokular üzerindeki yenileyici etkileri dikkate alınarak PRP (platelet rich plazma-trombositten zengin plazma) uygulamaları başlatılmıştır. PRP uygulamasında kandaki trombositler yoğunlaştırılır ve hedeflenen bölgeye enjekte edilir. Burada amaç trombositlerin içerdiği büyüme faktörlerini ve yara iyileşmesini hızlandıran çeşitli kimyasal maddeleri yoğun bir şekilde dokulara uygulamak, yıpranmış dokuların kendini yenilemesini hızlandırmaktır.

PRP uygulaması ofis şartlarında gerçekleştirilir. Hastanın kanı alınır, kan özel bir tüpe aktarılarak santrifüj edilir. Bu işlem, kanın plazması ile hücresel kısmının ayrışmasını sağlar. Başka bir deyişle, tüpün alt kısmında kanın kırmızı kısmı, üstünde ise sarı-beyaz, saydam kısmı kalır. İki sıvının birleşme yerinde yoğun trombosit bulunur. Yaklaşık 1-2 cc’lik bu kısım, küçük enjektörler ve ince iğnelerle cilt içerisine uygulanır. Estetik uygulamalar tüm yüze, boyuna ve dekolte bölgesine yapılır. Ayrıca yıpranmış ellerde el sırtına da uygulama yapılır. Ciltte yaşlanma ile oluşmuş sorunları azaltır, kırışıklıklar, lekeler, deri çatlakları PRP uygulamaları ile belirgin düzelme gösterir. Cilt gerginleşir, nemlenir, tazelenir ve parlaklık kazanır. İncelmiş ve yıpranmış deri eski kalitesini kazanır.

Ben Alma (Nevus Removal)
Benler vücudun herhangi bir yerinde çok değişik görünümlerde ortaya çıkabilirler. Deri renginde veya pembemsi, açık kahverengi, kahverengi hatta bazen mavi-siyah renkte olabilirler. Şekilleri genellikle oval veya yuvarlak, deriden kabarık veya düz, kıllı veya kılsız görünümdedirler. Deriye rengini veren pigmenti üreten melanosit adı verilen hücrelerden köken alır. Benlerin bir kısmı doğuştan varken, bazıları ise özellikle gençlik döneminde ortaya çıkar.
Benler zamanla değişikliğe uğrayabilir; ergenlik dönemi, gebelik, güneşe maruz kalma ile büyümeleri hızlanır, yenileri çıkabilir. Doğuştan olan benler de sonradan olanlara benzer görünümde olabilir ama genellikle edinsel benlerden daha büyük ve daha kıllıdırlar.

Kanserleşme riski:
Sıradan benler çok nadiren kanserleşirler. Melanom ya da “Malign Melanom” adı verilen hayatı tehdit eden bir deri kanserinin özellikle bazı ben tiplerine benzerlik göstermesi benler konusundaki en önemli çekincedir. Aslında önemli olan bu ben gibi görûnebilen melanomun erken teşhis edilmesidir. Bu nedenle kişilerin benlerindeki değişikliklerin hangilerini önemseyeceklerine ilişkin kuralı geliştirilmiştir:

Bu Kurallar “ABCD” kuralları olarak sıralanmaktadır:
A: Asimetri (benin bir yarısı diğer yarısına benzemiyorsa; renk ve/veya şekil olarak)
B: Border (benin sınırlarının düzensiz olması; girintili çıkıntılı olması)
C: Color (benin renginin homojen olmaması; kahverengi, siyah, kırmızı, gri, beyaz gibi renklerin iki veya daha fazlasının bir arada bulunması; alacalı görünüm)
D: Diameter (ben çapının 6mm'den büyük olması; kabaca silgili kurşun kalemden büyük bir ben)
ABCD kuralındaki maddelerden herhangi biri veya birkaçının bulunması kişinin bir Cilt Hastalıkları veya Plastik Cerrahi Uzmanı'na başvurmasını gerektirir. Bir benin hiçbir darbeye maruz kalmaksızın kanaması veya üzerinde yara açılması, hızla değişim göstermesi benin bir uzman hekim tarafından görülmesini gerektiren özelliklerdir.

Tedavi:
Benler genellikle sağlığı bozmazlar. Sadece bir ben, şeklinde, renginde veya boyutunda hızlı bir değişikliğe uğruyorsa, kanıyorsa, kaşınıyorsa, ağrıyorsa melanomm olma olasılığı nedeniyle sağlık sorunu oluşturabilir. Bu durumda benin çıkarılması gerekebilir. Ben çıkarılldıktan sonra mutlaka Patolojik (mikroskobik) değerlendirmeye gönderilmelidir.
Benin çıkarılması (kısmi veya tam) kansere neden olmaz. Tam tersine böylece erken teşhis edilme şansı olur. Halk arasında yaygın olarak bilinen ve inanılan “neşter değerse kanser olur” sözü doğru değildir. Bazen benler kişilerin görünümlerini bozdukları için de çıkarılmaları istenebilir. Ben tedavisinde lazer, elektrokoterizasyon (yakma) veya kriyoterapi (dondurma) gibi yöntemler kullanılmamalıdır.


Yağ Enjeksiyonu
Yüz ve vücudun çeşitli yerlerinde (yanaklar, alın, yanak-dudak çizgisi, dudaklar, çene ucu, kalça ve bacaklar) hacim arttırmak ve çökük alanlarda dolgunluk sağlamak için kullanılabilecek yöntemlerden birisi de yağ ve doku enjeksiyonlarıdır. Genellikle kişinin kendisinden alınan yağ, yıkanma ve süzülme gibi, bazı özel işlemlerden geçirilerek belli bir konsantrasyona ulaştırılır ve daha sonra ince tüpler yardımıyla enjekte edileceği alana verilir.
Kişinin kendisinden alınan dokular olduğu için istenmeyen bir etki ve sonuç beklenmez. Ayrıca enjeksiyon çok küçük noktalardan yapıldığından, enjeksiyon yerinde herhangi bir iz olması beklenmez. Yağ enjeksiyonlarında yağın alınacağı bölge seçilirken genellikle vücutta yağlanmanın fazla olduğu bölgeler tercih edilmektedir. Bu bölgeler çoğunlukla karın, bel ve (bayanlarda daha çok olmak üzere) kalçadır. Enjekte edilen dokuların bir bölümü vücut tarafından emilerek yok edildiği için bir süre sonra yeni enjeksiyonlar gerekebilir.

Tek başına yağ enjeksiyonları sedasyon ve lokal anestezi veya sadece lokal anestezi ile yapılabilir. Bu müdahaleler hastane yatış işlemi gerektirmeyen müdahaleler olup hasta aynı gün, işlemden birkaç saat, sonra evine yollanabilir. İşlem sonrası, özellikle ilk iki gün, uygulama bölgesinde yağ enjeksiyonu miktarının ötesinde bir şişlik beklenir. Bu şişlik zamanla azalacaktır. Ancak dudak bölgesine yapılan enjeksiyonlarda süre uzayabilir ve şişlik bazen aşırı miktarlarda olabilir. Uygulama bölgesi işlemin hemen ertesi günü yıkanabilir ve nemlendiricili krem sürülebilir. 4.-5. günden sonrada uygulama bölgesine hafif bir masaj yapılması şişliklerin dağılmasına yardımcı olur. Şişliği artırması nedeniyle aşırı sıcaktan ve buhardan kaçınmak gereklidir.

Kök Hücreden Zenginleştirilmiş Yağ Enjeksiyonu
Kök Hücre döllenmiş tek bir hücreden başlayarak canlıyı oluşturan, canlı vücudundaki tüm hücrelere dönüşebilen ve limitsiz çoğalabilme özellikleriyle kendini devamlı yenileyebilen hücrelerdir, yaralanma ve hastalık gibi nedenlerle oluşabilecek doku hasarı veya kaybını telafi eder. Kök hücre tedavilerinin ise en önemli fonksiyonu eksileni tamamlamak ve uygulandığı bölgedeki dokuyu onarmaktır. Yapılan çalışmalar sonucu yağ dokusunun kök hücre bulunduran en yüksek dokulardan olduğu saptanmış. Bu nedenle estetik cerrahide, kök hücre tedavileri için en çok kullanılan yöntemler yağdan elde edilenlerdir. Alınan yağ dokusu özel işlemlerden geçerek kök hücreden zenginleştiriliyor. Tecrübeli ve uzman bir ekip tarafından uygulandığında son derece etkili ve güvenilir bir yöntemdir.
Estetik amaçlı kök hücre kulllanım alanları:
1- Yüze kök hücre tedavisi: kırışıklıkları ve cilt gevşemelerini giderir, gençleşmeyi sağlar.
2- El Sırtına: zamanla oluşan cilt altındaki dokuda azalma ve deride gevşeme, lekelenmeleri için.
3- Boyun – Dekolte bölgesi: sarkma, kırışma ve lekelenmeleri tedavi eder.
4- Memede kök hücre tedavisi: meme kanseri sonrası meme rekonstrüksiyonu için.